Dil; duygu, düşünce ve isteklerimizi anlatmada bir iletişim aracıdır. Huzur ve barışın sağlanmasında konuştuğumuz dil ve üslup çok önemlidir.
                Dil kalbin aynası olduğu gibi iyiliklerin ve kötülüklerin yaygınlaşmasına alet, kardeşliğin ve düşmanlığın oluşmasına da sebeptir    
         Son günlerde hatta son yıllarda nereye baksam içim ürperiyor… Siyasette çatışma,trafikte çatışma,iş yerinde çatışma,ailede çatışma,sporda çatışma velhasıl her yerde her şeyde çatışma kutuplaşma….
    Bu kutuplaşma o kadar arttı ki Millet olarak kişiliğimizi, davranışlarımızdaki nezaketi de kaybettik. Birinin ak dediğine doğru olsa da kara demeye başladık.
    Nedir bu? Siyasi liderler birbirine nezaketi kaybetti resmen toplumun gözünün içerisine baka baka yalan söylüyor, hakaret ediyor, nerede ise küfrediyor. Bu durum toplumun bazı kesimlerini ciddi manada etkiliyor. Toplumun azda olsa bir kesimi harekete geçiyor.Meral Hanım’a, Sivas’ta,Rize’de ,Erzincan’da Çankırı’da Bayburt’ta tepki veriyor. O’da hakkını helal etmiyor. Kemal Bey kalabalık bir şekilde bir hanımefendinin pandemi döneminde çocuğunun yanağını okşamak isterken Hanımefendi doğru ama nezaketsiz bir şekilde karşılık veriyor. Karşılığında yandaş TV üzerinden linç ediliyor. Tayyip Bey ,sosyal medya üzerinden linç edilmeye çalışılıyor.O’nun da söylemleri çok sert, bazen de nezaket sınırlarını zorluyor.
    Sonuç olarak çok acil bir şekilde toplumsal barışa, birlikte yaşama kültürünü yeniden oluşturmaya ihtiyacımız var. Birlikte yaşama kültürü , farklı kimlik ve aidiyetlere sahip insanların birlik ve beraberlik içerisinde sosyal hayatın devamına katkı sağlaması demektir. Birlikte yaşama bilincinin gelişemediği toplumlarda insanlar arasında kutuplaşma, ötekileştirme, ayrımcılık ve şiddet olağan hale gelirken  toplumsal barısın sağlandığı birlikte yaşama kültürünün geliştiği toplumlarda farklılıklar ayrışma nedeni değil, toplumu çeşitlendiren ve sosyal hayata dinamizm kazandıran bir zenginlik haline gelmektedir.
    Toplumu bir arada tutan unsurlar; gelenek ve görenekler, örf ve adetler, dini inançlar, kültür farklılıklarına olan saygı, hoşgörü, adalet, vicdan, özgürlük, eşitlik ve kardeşliktir.
           İnsanların toplum içinde birlik ve beraberlik içinde yaşaması, barış ve huzurun tesis edilmesi, toplum dinamiklerinin birbirine olan sevgisi, saygısı, hoşgörüsü, adalet ilkesi, merhameti öne çıkarmakla olur.
    Peygamber efendimizin hicretinden sonra Medine’de de benzer durum vardı.Arap kabileleri ,Yahudiler ve çok dinliler arasında ciddi anlaşmazlıklar vardı. Ancak Efendimiz onları toplamış ve bir anlaşma imzalatmıştı.Bu anlaşma zamanla da geliştirildi ve daha fazla grubu içerisine aldı. Bu sözleşme de genel olarak toplumsal hayatın gerçekleri arasında yer alan dil, din, ırk, kültür, siyasal düşünce gibi farklılıklar ayrımcılık unsuru olarak görülmemesi, herkes vatandaşlık ortak paydasında birleşerek toplumun huzur ve refahına katkıda bulunması kayıt altına alınmıştır. Eğitim kurumlarında insan sevgisi, ötekine saygı, hoşgörü, düşünce özgürlüğü, empati ve barışseverlik gibi değerlerin işlenmesine özen gösterilmelidir. Eğitim kurumları yanında hukuk, siyaset, ekonomi, din ve medya alanında faaliyet yürüten bütün kesimler güç birliği yapmalı ve böylece toplumda ırk, din, dil, kültür ve siyasal görüş farklılıklarının zenginlik olarak görüldüğü bir vatandaşlık bilinci geliştirilmesi kayıt altına alınmıştır.
                  Toplum olarak zor bir süreçten geçtiğimiz  şu günlerden çatışmacı dil yerine ahlaki ve hukuki değerlerin yaşatılması, maneviyattın tesisi ,insani değerlerin yüceltilmesi ve mutlaka barış dilinin hakim olması ile kurtulabiliriz.

              “Hep birlikte Allâh’ın ipine (kitâbına, dînine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allâh’ın üzerinizdeki nîmetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nîmeti sâyesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allâh, doğru yola eresiniz diye âyetlerini size böyle apaçık bildiriyor.” (Âl-i İmrân, 103)

Makale Yorumları
Makaleye ait yorum henüz yok.
Makaleye Yorum Yazın
Yazarın Diğer Makaleleri