1854 yılında ABD Başkanı Franklin Pierce’e Amerika'ya gelen beyaz göçmenlere toprak isteği üzerine yazdığı bir mektupla tanınan Kızılderili Şefi Seattle’ın şu sözlerini bir çoğumuz hatırlayacaktır.
“Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdır ki toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir. Beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulamaz. Son ırmak kuruduğunda son ağaç yok olduğunda son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak. ”
Sanırım büyük şefin bahsettiği o günlere gelmek üzereyiz. Yıllardır kuraklıktan açlıktan ölen insanların haberlerini okuruz. Ağızları etrafında sineklerin doluştuğu, karınları şişmiş kemikleri ile deri arazı tamamen boşalmış çocuklarının görüntülerini bir anlık acı ve iğrenç deyip acıyarak izler, yanı başımızdaki meyve ya da kuruyemişten ,cipsten bir daha alırız.Sonra mı ? Unutur gideriz. Ertesi gün başka bir haber çöpe atılan israf edilen yemek ve ekmekle dünyadaki tüm açların doyacağı haberi ile sarsılırız. Ama az sonra kurduğumuz sofrada İsrafa devam! Çöpten yemek toplayan insan profilini siyasi bir propaganda aracı olacak kadar da insanız (!).. Bakarız ,kullanırız ,atarız.
Oysa Beslenme bir insan hakkı ve herkesin; yeterli, güvenli, sağlıklı gıdaya kolayca ve sürdürülebilir şekilde, ulaşma hakkını kapsar ve beslenme hakkı birinci kuşak temel haklardan biri…
3 Ocak 1976 tarihinde yürürlüğe giren; BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin 11. maddesinde bugünkü kriz görülmüşçesine devletlere işbirliği yapma yükümlülüğü getirilmiştir. Madde 11: Yaşama standardı hakkı başlıklı bölümde taraf devletlerin, açlıktan kurtulmanın herkes için temel bir hak olduğunu kabul ederek, kendi başlarına ve uluslararası işbirliği yoluyla, özel programlar da dahil, aşağıdakiler için gerekli olan tedbirleri almasını emredici bir kural olarak koymuştur. Tarım sistemlerini ilerleterek veya reform yaparak, üretme, üretilenleri saklama ve dağıtma yöntemlerini geliştirmek ve yeryüzündeki besin kaynaklarının ihtiyaçlara göre eşit dağıtılmasını sağlamak konusunda işbirliği hüküm altına alınmıştır.
Bu hükümler bugüne kadar uygulanıyor muydu? Pek sanmıyorum. Ama bu defa başka …Yangın beyaz adamın çadırına da yaklaştı. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden, Rusya ve Ukrayna’yı Avrupa’nın “ekmek sepeti” olarak nitelendirerek, Ukrayna’daki olayların ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların küresel bir açığı tetikleyebileceğini söyledi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Güvenlik Konseyi brifinginde, Ukrayna ve Rusya'dan buğday ithalatına bel bağlayan ülkelerin sorun yaşayabileceğine dikkat çekti.
"Gıda, yakıt ve gübre fiyatları hızla yükseliyor, tedarik zincirlerinde aksaklıklar yaşanıyor." ifadesini kullandı. Dünya Gıda Programı Başkanı David Beasley, "Ukrayna'daki mermiler ve bombalar küresel açlık krizini feci boyutlara taşıyabilir. Tedarik zincirleri ve gıda fiyatları önemli ölçüde etkilenecek" dedi. Büyük bir gıda krizinin geldiğini hep bir ağızdan teyit ettiler.
Pandemi ile başlayan ve devamında komşularımızda başlayan savaşla önce petrol ve doğalgaz ardından gıda üretiminde kullanılan girdilerde hızlı yükselişler ve tedarik sorunu yaşanıyor.Gübredeki fiyat artışları Rusya –Ukrayna savaşı devam ettiği sürece -bizce bugün bitse dahi uzun süre- çiftçiyi zorlayacak,Üretimi daraltacak…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ise sıklıkla; "Çiftçilerimizden ülkemizde ekilmedik tek karış yer bırakmayacak şekilde üretime yönelmelerini istiyoruz." İfadesini kullanıyor.
Çiftçi ise; gübre fiyatları , tohum fiyatları ,mazot fiyatları üretip sattığımızı geri alamayışımız böyle devam ettikçe zor diyor haklı olarak .O halde çözüm; tarla sahibine yardımı bırakıp tarlasını ekenin ayni olarak tohumunu,gübresini ,mazotunu tarla başında vermek. Üretim yapmayacak ya da miras dağılımı, sahipsizlik ve benzeri nedenlerle ekilmeyecek tarıma elverişli arazilerin tamamı tespit edilerek kanuni düzenleme yapılmalı. Acilen kamu yararı gerekçesi ile intifa hakkı tesisi yapılmalıdır. TİGEM ve olmayan yerlerde Tarım İl Müdürlüğü ya da Tarım Kredi kooperatifleri tarafından ekimin ve üretimin yapılmasını sağlamaktır. Olmadı ise üretim için komşu tarla sahibine kiralama da düşünülmelidir.
Ataların dediği gibi , “İşlersen toprağı,dişlersin ekmeği…
- - AHİLİK
- - FİLLER TEPİŞİRKEN ÇİĞNENEN ÇAYIR...UKRAYNA…
- - KENT, DİL VE TARİH
- - KENT VE HUKUK(2)
- - KENT VE HUKUK(1)
- - KENT VE KİMLİK
- - TENCERE DİBİN KARA, SENİNKİ BENDEN KARA
- - YENİ EKONOMİK POLİTİKA (2)
- - KENT VE HUKUK
- - HİLFÜ’l-FUDÛL
- - TESADÜF DİYE BİR ŞEY YOKTUR!..
- - DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR
- - KENT MEYDANINDAKİ ÇADIR TIYATROSU
- - YANGIN VAR!...
- - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE PARİS SÖZLEŞMESİ
- - "TÜRKİYE SADECE TÜRKLERE BIRAKILMAYACAK KADAR ÖNEMLİDİR!.."
- - “ŞEREFÜ'L MEKÂN Bİ'L MEKÎN”
- - AHİLİK
- - TOPLUMSAL BARIŞ VE MEDİNE SÖZLEŞMESİ
- - AMAN HA GENÇLER AMAN HA!... BİZ NELER YAŞADIK!....
- - "TÜFENK İCAT OLDU, MERTLİK BOZULDU!.."
- - LİYAKAT Mİ? SADAKAT Mİ?