Kendi şirketimizde çalıştırmak veya yönetici yapmak üzere bir eleman alacak veya atayacağız, bu kişinin iş ile ilgili eğitimli, bilgili ve becerili, birisi mi olsun ,yoksa bize içten bağlı, sadık bir kişi mi ararız? Ya da bir kamu kurumunda üst düzey yöneticiyiz, bir kişiyi işe alacak veya yönetici atayacağız, yukarıda tarif edilen liyakatli bir kişiyi mi alırız veya atarız yoksa bize sadık bir kişiyi mi alırız veya atarız? Kendi işletmemiz için ve kamu kurumu için verdiğimiz cevap değişiyor mu? Liyakat mi? Sadakat mi?
Siz hangisini savunuyorsunuz bilmem ama tarihin her döneminde tartışılan, konuşulan, üzerine münazaralar, tezler yapılan bir konu.
Liyakat; layık olma, yaraşma, yaraşırlık, uygunluk, sadakat ise ; sağlam, güçlü ve içten bağlılık olarak tanımlamış TDK sözlüğümüzde. Yani liyakat sahibi olmak, işin gereği bilgi ve birikime sahip olmak. Sadakat sahibi olmak da bir şeye, değere ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı olmak. Biri eksik olunca diğeri bir anlam ifade eder mi? Yönetici olmak için bu iki özellikten birisi yeter mi?
Aslında gerek kendi iş yerimize gerekse kamu kurumunda üst düzey yönetici, siyasi ,vekil ya da belediye başkanı seçerken başka kriterlere de bakmak gerekmez mi?
Örneğin yöneticinin “ MÜTEVAZİ” olması gerekmez mi? Çalışanlarına ya da vatandaşa üstten bakmayan, kibir abidesi gibi dolaşmayan,sevecen alçak gönüllü ,ulaşılabilen siz gibi olan uyumlu, güvenilir, fedakâr ve dürüst ….
Ya yönetici kendi aleyhine bir durum olsa da işin gereğini yapan yani “ADİL” olması gerekmez mi? Kimisine göre devletin temeli, kimisine göre dini adalet değil midir? Vatandaş adam seçen adil olmayan yöneticiyi gördüğünde emin olun bir taraflara yazıyor yazıyor yazıyor… Sevdiği liderin hatırına da susuyor susuyor susuyor…. Ama bir gün bardak taştığında da eskiler iyi bilir hesabını da soruyor soruyor soruyor…
Hep liyakatle karıştırılır ama gerçekte yapacağı işte bilgi birikim sahibi olması ,usta seviyesinde işin ehli olması gerekmez mi? “EHLİYET” sahibi olmayan kişiden yönetici mi olur?
Yazımızın da konusu olan “LİYAKAT” aslında; ehil olduğu konularda halkın yararına iş yapabilecek, karar verebilecek yetenekte olmaktır. Kendisi ya da belirli şahısların menfaatine iş yapan kişiye liyakat sahibi diyemeyiz. Bütün kötü şeyleri üreten, satan hatta bazı suçları meslek edinen, örneğin dolandırıcı da işin ehlidir ama liyakat sahibi değildir.
En tartışılan kavram “SADAKAT”
Galiba sadakati yanlış anlıyoruz. Sadakat şahıslara değil milletedir. İçinde yaşadığı ülkeyedir. Sadakatsiz bir kişiden yönetici olmaz. Bunun en tipik örneğini bu hafta beşinci yılını anacağımız 15 Temmuz’da yaşamadık mı?
İşin ehli ve liyakat sahibi olanlardan bir kısmı devletin uçağına binip milleti bombalamadı mı? Tanklarına binip insanlara ateş etmedi mi? Ya da çalıştığı fabrikada üretilen tüfeğin sırlarını satmadı mı? Devletin terör örgütlerinin içerisine koyduğu istihbaratçıları açık etmedi mi?
O halde tek başına liyakat yetmez. Mutlaka yönetici Mütevazi, Adil,Ehil ve Milletine devletine sadakat sahibi de olmalıdır.
“Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…” (Nisa-58)
- - AHİLİK
- - BEYAZ ADAM PARANIN YENİLEMEYEN BİRŞEY OLDUĞUNU ANLAYACAK
- - FİLLER TEPİŞİRKEN ÇİĞNENEN ÇAYIR...UKRAYNA…
- - KENT, DİL VE TARİH
- - KENT VE HUKUK(2)
- - KENT VE HUKUK(1)
- - KENT VE KİMLİK
- - TENCERE DİBİN KARA, SENİNKİ BENDEN KARA
- - YENİ EKONOMİK POLİTİKA (2)
- - KENT VE HUKUK
- - HİLFÜ’l-FUDÛL
- - TESADÜF DİYE BİR ŞEY YOKTUR!..
- - DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR
- - KENT MEYDANINDAKİ ÇADIR TIYATROSU
- - YANGIN VAR!...
- - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE PARİS SÖZLEŞMESİ
- - "TÜRKİYE SADECE TÜRKLERE BIRAKILMAYACAK KADAR ÖNEMLİDİR!.."
- - “ŞEREFÜ'L MEKÂN Bİ'L MEKÎN”
- - AHİLİK
- - TOPLUMSAL BARIŞ VE MEDİNE SÖZLEŞMESİ
- - AMAN HA GENÇLER AMAN HA!... BİZ NELER YAŞADIK!....
- - "TÜFENK İCAT OLDU, MERTLİK BOZULDU!.."