Değerli okuyucularımız herkese dua ve se-

lamla yazıma başlıyorum.

21.yüzyılın Çağdaş, modern, ve muasır mede-

niyetler seviyesinde gittikçe yol kateden bir

Türkiyenin, eskiden az da olsa var olan kadın

cinayetlerinin, son yıllarda alevlenmesi ve hun-

harca işlenen cinayet vakalarının start alması,

aslında her ne kadar çağdaş medeniyetler se-

viyesine yaklaşsak ta, ülkemiz adına yaşanan 

bu cinayet vakaları, ülkemiz ve devletimizi, ka-

ralamayla da kalmayıp, halen ülkemizde bazı

kesimlerin ahlaki bazı değerlerin çökme gös-

terdiği gerçeğini de gözler önüne sermektedir.

     Peki gündemimizi meşgul eden, Türk toplu-

mu ve devletinin vicdanlarında derin yaralar

açan, bu ahlaki  çöküntü ve deformasyonu 

beltaraf etmek için ne yapmalıyız, ve hangi ön-

lemleri almalıyız?

Malumunuz gündemimiz bir zamanlar, İstanbul sözleşmesi,

bu sözleşmenin açılımı: kadınlara yönelik her 

türlü şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücade-

leye ilişkin standartlar öngören ve Avrupa ül-

kelerini hukuki olarak bağlayan bir belge olma-

sı, ve tüm bu yaşanan olumsuz tablulara hedef

olarak bu sözleşmenin neden olduğu görüşler-

le meşgul edilmekteydi.

    Ülkede yaşanan kadın cinayetlerinin yaşan-

masında tüm sorunun bu sözleşmede aran-

sı ve ısrarla bu sözleşmenin ısıtılıp, ısıtılıp, 

gündeme meze yapılması, sonuç getirmeyen,

 sonuçtan çok, zaman kaybına neden
 
olan, sadece ağızlarda pelesenk olan polemik-

lerdir.Sorunlar sözde değil; her zaman özde a-

ranması gerekir.Birilerine suç yüklemek, karşı-

lıklı sataşmalara girmek, siyasi çıkarlar için,
 
bu kunu üzerinden prim kazanmak pek ahlaki

bir davranış değildir.Bu toplumsal yaşanan

kadın cinayetlerinin, hepimizin bir ayıbı, kalbi-

mizi ve vicdanlarımızı derin yaralayan, ahlaki

değerler olarak bir kez daha kendimizi sorgu-

lamamız gerektiren, vicdansal olarak kendimi-

zi sınamayı gerektiren bir sınavımızdır.Bu sı-

navdan başarılı bir şekilde çıkmak, kanayan

yaramızı  ve vicdanlarımızı rahatlatmak için, bu

nehoş olan vakaları bitirmek adına ortak çö-

zümler aramak, sorunun ana nedeni üzerinde

fikirler üreterek, bu istenmeyen utanç tablu-

sundan bir an önce kurtulmak olmalıdır.

    Kadın  Cinayetlerini Durduracağız Platfor-

mu’nun (KCDP) hazırladığı rapora göre 2019

yılında 474 kadın öldürüldü.2018 yılında da 

440 kadın öldürülmüş ve failleri en yakınları

çıkmıştı.

2019 Kadın, Barış ve Güvenlik Endeksi araştır-

masına göre kadınlar için yaşam kalitesinin en

yüksek olduğu ülke Norveç olurken, 167 ülke-

den gelen verilerin baz alındığı araştırmada 

Türkiye 114. sırada yer aldı.

Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporuna göre de

Türkiye 153 ülke arasında 130.oldu. Kadınlar

öldürülmedikleri bir dünya özlemini ise her

platformda haykırdı.

      Bir müminin kanını dökmekte tüm yer ve 

gök ehli ortak olsalar Allah hepsini cehenneme

koyar.

Allah’a ant olsun insanlar üzerine bir zaman

gelecektir ki: öldüren niçin öldürdüğünü ölen-

de niçin öldüğünü bilmeyecektir.

Bir müminin öldürülmesinde yarım kelimeyle 

de olsa yardım eden, mahşere,alnında sürüle-

çektir.

Yukarıdaki hadisi şeriflere bakarak ta cana kıy-

manın ne kadar günah ve affı olmadığını gös-

termektedir.

      İşte günümüzde cinayetlere sahne olan bu
 
kokuşmuş zihniyetlere prim vermemek, hem

de ahlaki deformasyonları telafi etmek bakı-

nından,  bireysel,toplumsal, ve devletsel olarak

üstüne düşen görevleri layıkıyla yerine getirme

si  gerekir.Toplumların ıslah edilmesinde ve ah-

laki çöküntünün ilacı, dini ve ahlaki değerlerin

rolü büyüktür.İlk eğitim aileden verilen terbiye

ile başlayıp, okul eğitim hayatıyla öğretmenle-

rin verdiği bilgi ve öğretimlerle perçinleşip 

sağlam edepli ve imanlı nesiller yetiştirilmesin-

de büyük hassasiyetler gösteren bilinçli eği-

timcilere de ihtiyaç vardır.Devletimizin de

Sosyal, hayatın devamı  sosyal çalkantılara 

mahal vermiyecek politikalarla bireylerin eko-

nomik hayatta topluma kazandırıp  işsizlik

ve yoksulluğa savaş açarak, günden güne ar-

tan bu tabluyu aşağılara çekmeli.Dini, ahlaki,

ve ekonomik anlamla ıslah edilen bir toplum

kolay kolay, fenalık ve kötü olaylara yeltenmi-

yeceklerdir.

     Tabiki cinayet olaylarının tavan yapması

devletin  ceza kanunlarının caydırıcılığı ile de

İlişkilidir.Devlet cinayet işleyen bireylere caydı-

rıcı cezalar vererek,böylece tüm akıl sahipleri:

tüm dünyaya bedel olan bir cana kıyana veri-

len ve daha fazla canları korumayı ve hayatta

tutmayı  amaçlayan kısas ve idam cezasının ne

büyük bir nimet olduğunu anlamış oluyorlar.

Saygı ve sevgilerimle

Makale Yorumları
Makaleye ait yorum henüz yok.
Makaleye Yorum Yazın
Yazarın Diğer Makaleleri