Değerli okuyucularımız herkese dua ve se-

lamla yazıma başlıyorum.

Dünya kendi iç dünyamızın rengine boyandı.

Hep ağzımızda pelesenk olmuş dünya değişti

sözü sadece ağızda kalan, gerçek olan bizim

değiştiğimiz, ve değişimler sonucu nasibini a-

alan tüm yaşantılar, ve yaşantıların yansıması

sonucu, erozyona, mutasyon, ve deformasyo-

na uğrayan içinde yaşadığımız dünyamız.

Bir zamanlar dünyamız ve içinde yaşadığı-

mız hayatlarımız bizim saf niyet ve samimi dü-

şünce tarlalarımaza doğal(organik) bir tat ve

lezzetler tohumunu ekmiştik.Bunun sunucu o-

larak, hayatımızın, yaşantılarımızın, ve dünya-

mızın kimyasını olumlu bir seyirde bizlere dö-

nüşünün tatlı elmasının hasadını bir nevi yaşı-

yorduk.Günlük yaşantılarımızda ah ne güzeldi

eski zamanlar sözü, bu geçen tatlar mevsimin-

de kaldı.İnsanların bir nevi asr-ı saadeti de sa-

yılan bu yaşanmış güzellikler ve bu güzellikler-

le, bir rengk ve canlılık kazanan dünyamız ve

insanlığa ve doğaya şifa olan adeta bir iklimi,

maalesef bugün kaybettik.

O şifa gibi gelen iklimde insanlığımız gü-

neşlenerek, dallanıp budaklanarak içinde ya-

şadığmız yaşam ve hayatlara tat ve lezzetler

katarak, bizi biz yapan değerlere sımsıkı bağ-

latarak, insanlığımızı ve insan olabilmenin ge-

reklerini yerine getirip, manevi dünyamızın

güç ve anlam kazanmasını da vesile olmuştuk.

Bu saf ve samimi niyet ve düşünce tarlalarımız

bizlere iyi hasat verdiği için, gönül ve düşünce

dünyamızın ak niyet rengine boyayarak, bu

rengk ve ışık bir atmosfer gibi dünyamızı ve

bizleri kuşatarak adeta kendimize gelmiştik.

Kötülük ve zalimlik kara bulutlarını kendimiz-

den uzaklaştırmıştık.Bu içimizi ve dünyamızı ı-

sıtan düşünüş ve gönül bahçemiz bir ahengk

içinde, bir olup insanlığımızın verdiği vasfları

yerine getirmenin şerefiyle, dünyamıza ve ya-

şantılarımıza adeta şeref katmıştık.

Aile yaşantımızda büyüklere saygı, küçükle-

re sevgi, edep, adap, ve hayanın temellerinin

sağlam atıldığı, aileden çevreye, topluma, ve

dünyamıza yayılan zincirleme bir baharla ade-

ta kendi cennetimizi yaşıyorduk.Merhametimiz

insan sevgimiz, misafirperverliğimiz, kardeşli-

ğimiz, komşuluk münasebetlerimiz,akrabalar-

la olan ilişkilerimiz, yardımseverliğimiz yaşan-

tımız ve dünyamıza apayrı bir tat ve lezzet kat-

mıştı.Zaman bizim için sanki hiç geçmiyordu.

San ki hep aynı yaştaydık.Komşusu açken yat-

mayan, sıkıntısı olan, yolda kalan, derdi olan,

borcu olan, hasta olan, insanların imdadına ve

çığlıklarına kulak tıkamayan, acı ve sıkıntıları-

na karşılık veren bir insanlık hassasiyeti ve ru-

hu vardı.İnsanlar birbirlerinin sorun ve sıkıntı-

larını bir bedendeki eklemler gibi tamamlardı.

Kimse kimsenin namusuna, mal ve canına

yan gözle bakmazdı.Başarı ve yükselmelerde

haset ve çekememezlik yoktu.Samimi bir şe-

kilde birbirlerine isteme vardı.Başarı ortaktı.

Sevinçler paylaşıldıkça artan; acılar paylaşıl-

dıkça azalan bir manevi hava vardı.Gün geldi

aldatıcı dünya sevgisi, bir dalga gibi gibi gelip,

bizi ve bedenimizi kuşatıverdi.Temiz ve saf o-

lan iç dünyamız ve kalplerimizi tuzaklarla feth

etti.Kalplerimiz ve düşüncelerimiz deformas-

yona uğradı.İçimizdeki manevi dünyanın canlı

iklimine, adeta ölü toprak serperek tüm güzel-

liklerini de toprağa gömdü.

İşte şimdi dünyamıza ve hayatlarımıza yeni

bir iklim egemen oldu.Bu iklim, zalimliğiyle, a-

cımasızlığıyla, adaletsizliğiyle, haya ve edep

perdesinin kalktığı, maddiyat ve çıkar esasına

dayalı bir dünya ve insanlık yarattı.Biz istedik,

biz yaşıyoruz, şimdi içimizdeki kaybettiğimiz

saf ve temiz dünyamızın, zalim bir bir dünya ve

yaşantıya, devir tesliminin pişmanlığını hep

birlikte yaşıyoruz.

Saygı ve sevgilerimle

Makale Yorumları
Makaleye ait yorum henüz yok.
Makaleye Yorum Yazın
Yazarın Diğer Makaleleri