Değerli okuyucularımız herkese dua ve selamla yazıma başlıyorum.Her gün biraz daha dünyadan, yaşamdan, aileden, akrabadan, komşu ve arkadaşlardan uzaklaş- ma ve birbirine karşı bir soğumaya eğilimli bir insanlık manzarasıyla karşıkarşıyayız.
 
Bu eğilim çığ gibi büyüyerek, bireyselci bir dünya ve topluma doğru dümeni kırmış, geneli benci bir anlayışa kurban etmede sınır tanımayan bir egoyla insanlık ve dünyaya zarar teşkil etmektedir.Dünyamız ve içinde barındırdığı insan kitleleri, benci bir değişimin kötü iklimini yaşıyor.Bu iklimde adalet tabiri caizse güneş gibi olup, her yeri aydınlatmıyor.Frenlenmeyen bir doyum ve iştaha sahip bir zihniyete taraf ışığını ve yansımasını vererek onlara tayfalık yapmaktadır.İşte yaşam ve dünyamızı pragmatik bir mezradan tekelci bir mezraya çeken bu sığ ve bireyselci bir sapma eğiliminin yansımasıdır. Birbirine güneş olma, bir damla su olup bir hayat kurtarma devri gittikçe negatif bir yönde zayıfla- dığını görüyoruz.Hayırda bir duraklama, hırs ve dünyevi istençlerde tavan yapan bir ivmeyle birbirinden habersiz, ve faydasız bir dünya, insanı toplum ve yaşantılarımı- za kök saldı.Özde bir bozulma olunca dalgalar halinde bir ahlak erozyonu, ve bozulmaya sirayet etti.Şimdi özden yara almış bir yaşamın adeta kötü bir senaryo- şunu yaşayarak bir türlü kendimize gelemiyoruz.
 
Adeta bir kıyameti yasıyoruz.Herkes kendi dünyasında mola vermeden, bireysel bir doyumsuzlukla, çağa ve insanlığa kör ve sağır bir şekilde kendi değirmeni- ne su taşımaktadır. Ailenin, toplumun, adale- tin, yönetimlerin, inanç ve zihniyetlerin bozulmaya başlaması, bireysel ve benci, dünyevi bir menfaat ve istenç anlayışın eseridir.İnsan ile yaşamın yankısını daha da renklendirmek adına bu makale yazımı bir hikaye ile renklendirip siz değerli okuyucuları- mızın dikkatine sunuyorum. Bir zamanlar bir babayla oğlu dağlık bir bölgede yürüyüşe çıkmışlardı.Bir ara nasıl olduysa çocuğun ayağı kaydı ve incindi.Çocuk acıdan bağırdı. “Ahhhh” karşı dağlarda yankı yaparak ses geri döndü.Daha önce böyle bir durumla karşılaşmamış çocuk bu kez: “Sen kimsin” diye sordu? Cevap gelmekte gecikmedi: “Sen kimsin”. Sinirlenen çocuk:”Sen bir korkarsın” diye bağırdı. Dağdan, “Sen bir korkarsın” yanıtını aldı.
 
Bu olanlara bir anlam veremeyen çocuk babasına dönerek neler olduğunu sordu.Onun gülümsediğini gördü.Babası, “Şimdi dikkatlice beni izle oğlum” dedi ve yüksek sesle bağırdı.”Hayatı çok seviyorum”. Karşı dağlardan aynı ses geldi: “Hayatı çok seviyorum”. Baba: “Sana hayranım!” Yankı: “Sana hayranım!”. Baba: ” Sen harikasın!”. Yankı: “Sen harikasın!”. Çocuğunun şaşkınlığının daha da arttığını gören baba, ona durumu şöyle açıkladı.”Bu yankı adı verilen bir tabiat olayıdır.Ama hayatı da çok iyi anlatır.Yani yaşamdan ne istiyorsan, önce onu sen vermelisin.Verdiklerin aldıkların olacaktır.Tatlı sözlerr tatlı yankılar oluşturur.Sevilmek istiyorsan, önce sen sevmelisin.Sevgi istiyorsan önce sen saygı duymalısın.Anlayış bekliyorsan, bunu önce sen göstermelisin. “Yani yaşamda neyle karşılaşmak istiyorsan, yankısını oluşturabilmek için bunu önce sen yapmalısın” Saygı ve sevgilerimle

Makale Yorumları
Makaleye ait yorum henüz yok.
Makaleye Yorum Yazın
Yazarın Diğer Makaleleri