On bir ayın misafiri aramızdan ayrılıyor.  
Bir ay nasıl geçti değil mi?
 Allah’a ne kadar şükretsek az bizlere havaların serinliğinde orucu tutturdu. 
Bahar mevsimini yaşadık. Müslümanlar zorlanmadan Allah’a olan oruç ibadetlerini çok rahat yerine getirdiler.
İbadet, Allah'a saygı ile boyun eğmek, lütfettiği sayısız nimetlere ve akıl gibi üstün yeteneklere karşılık O'na şükretmektir.
Tüm nimetlerinin şükrünü rabbim oruç ibadetiyle Müslümanlara bu bahar mevsimde tattırdı. Bereket ayı, rahmet ayı saygı, sevgi, hürmet ayı ayrılıyor aramızda.
Bir ay boyunca hanemize, sofralarımıza konuk ettiğimiz misafirimiz yerini bayrama bırakıyor.
Kuran’ın indirildiği tüm ümmetlere farz kılındığı gibi bizlere de farz kılınan ramazan ayını artık geride bıraktık.
Elveda ya şehr-i ramazan demenin hüznü ile karışık bayrama kavuşmanın heyecanını yaşıyor milyonlarca Müslüman.
İlimiz Kırşehir’de ülkemizde, Müslüman dünyasında bayram başlıyor.
Evet. Cuma günü bayram? 
Bayramlar sevincin, mutluluğun, huzurun günleridir aslında. 
Eş, dost, arkadaş, akraba ve aile fertleri bir araya gelerek o günleri “anlam ve önemi”ne uygun yaşarlar. Geleneğimizi, göreneğimizi kültürümüzü yeniden yaşarız. 
Ayrıca modern dünyanın doğurduğu yalnızlaşan insan, tekrar eski havasını birkaç günlüğüne de olsa teneffüs eder.
Yaşlılar, hastalar, muhtaçlar, yetimler, fakirler hatırlanır sılayı rahimler gerçekleşir.
Bayramlar nede olsa bizleri bir araya getiriyor anne, baba, dayı, kardeş, hısım, akraba ziyaretleri oluyor.
Uzun yıllardır peki, bayramlar gerçekten bayram oluyor mu? Yoksa sadece adı mı bayram olarak kutlanıyor? Evet, sadece adını bayram olarak kutluyoruz?
Müslümanlara bayramlar ne zaman bayram oldu ki. Bugün olsun. Müslüman coğrafyası kan gölü olmuş zalimler kana doymuyor bir türlü.
Dünyanın birçok yerinde savaşın ve sefaletin içinde olan Müslümanlar. Bu gün İslam coğrafyasında oluk, oluk Müslüman kanı akıyor. Savaş, işgal şiddet, açlık ve terör belası gibi sebeplerle her gün binlerce kardeşimiz ölüyor, öldürülüyor.
Evleri başlarına yıkılıyor, yuvalar dağılıyor. Ülkelerini, topraklarını terk etmek zorunda bırakılıyor. Sığınacak ülke bulurlarsa toplama kaplarında sabahlıyorlar. 
Acaba şu satırları yazarken bile İslam coğrafyasının değişik bölgelerinde kaç kardeşimiz bombalarla parçalanıyor ve bombaların altında can veriyor? 
Kaç kardeşimiz insanlık ayıbı işkencelere maruz kalıyor. Kaç kardeşimizin ırzı kirletiliyor, organları satılıyor. Kaç kardeşimiz açlık ve hastalık, bombalar sebebiyle ölümle burun buruna geliyor? 
Bayramlarda Müslümanlar olarak neşeli, sevinçli ve mutlu olmamız, bayramlaşmamız gerekir. Ama gel gör ki, içinde bulunduğumuz şartlar, zaman ve zemin buna müsait değil. 
Nasıl müsait olsun ki. Doğu Türkistan’daki Müslümanlar Çin zulmü devam ediyor. Filistinli Müslümanlara Siyonist Yahudi zulmü aralıksız devam ediyor.
Afganistan ve Irak, Suriye NATO destekli ABD işgali altında? Suriye, Yemen ve Libya, Nijerya, Sudan, Mısır huruz arıyor.
Birçok İslam ülkesinde kargaşa, endişe ve belirsizlik hâkim. Müslüman halklar korku ve endişe içerisindeler.
Her Müslüman devletin başına “Devlet Başkanı, Kral, Sultan, Şeyh” lakaplı bir ABD, Avrupa, İsrail piyonu, işbirlikçisi ve kuklasını dikmişler; her köşede zulüm, işkence, savaş, çile, kan, ölüm hâkimken. 
Sadece Irak’ta Suriye’de düzmece ve asılsız iddialarla milyonlarca insan şehit edilmiş; milyonlarca çocuk öksüz ve yetim, bir o kadar insan da yaralı, sakat ve mağdur. 
Yüz binlerce kadına tecavüz edilmiş, bir o kadarı dul kalmış, medeniyet, bir tarih ve kültür adeta yok edilmiş, insanlık onur ve haysiyeti ayaklar altına alınmış iken, neyin bayramını, nasıl kutlayacaksınız? 
Şimdi neyin bayramını yapalım? 
Yoksa Filistin’de Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Libya’da, Afganistan’da Pakistan’da, Hindistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha birçok İslam coğrafyasında hala işgalci güçler veya onların işbirlikçi idarecilerinin zulmü altında inleyen kardeşlerimizin bayramını mı?    
Artık aklımızı başımıza almanın, imanımızı Müslümanlığımızı tekrar gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi? 
Daha neyi bekliyoruz.  Biz nasıl ki; İslam’dan, Kuran’dan, kardeşlikten, birlik ve beraberlikten, ümmetlik şuurundan uzaklaşınca zillete duçar oldu isek, kurtuluşumuz da kaybettiklerimize tekrar sahip olmamıza bağlıdır. 
İslam coğrafyası yeniden Kuran inşasıyla yapılanmalı. Kur’an’a yeniden dönmeliyiz başka şansımız yok. Eğer bunu yaparsak işte o zaman hesap değişecektir. 
İzzet ve şeref müminlerin, zillet ona layık olanların olacaktır. İşte bizim bayramımız o zaman bayram olacak. 
Ülkemizde ve dünyada ömrü oruç ahiri bayram olan Müslümanların bayramı mübarek olsun.

Makale Yorumları
Makaleye ait yorum henüz yok.
Makaleye Yorum Yazın
Yazarın Diğer Makaleleri