İslâmdan, İslami değerlerden uzaklaşmanın bedelini toplum olarak çok ağır ödüyoruz. Gün geçmiyor ki, insanın aklını, hafsalasını şaşırtacak, ahlak dışı, çirkef haberlerle kaşılaşmayalım.
Bu tür utanç verici, çirkef haberleri duyunca bir insan olarak, insanlığımdan utanıyor, bu kadar adileşen, aşağılık, insan suretindeki varlıklarla aynı dünyayı paylaşmaktan hicap duyuyorum.
İnsanı hayvandan ayıran, onun sahip olduğu ulvi değerlerdir. O değerler olmayınca şeklen insan olmanın hiç bir anlamı yoktur. Artık o hayvandan farksızdır. Hatta hayvanların da en aşağılarından olan domuz karekterli bir varlık olur. Artık insanlıktan çıkmış bu mahluktan, en yakın olan ailesi, çoluk çocuğu olmak üzere herkes zarar görür. Böyle bir mahluk, bulunduğu toplumun, cemiyetin, ailenin utanç vesilesi ve yüz karasıdır.
İnsanın bu derekeye düşmemesi için, Yüce Allah cc Peygamberler göndermiş ve insana insanlık değeri katan yüce ilahi değerler sunmuştur.
Ancak bu değerlerin kabulü ve inanç, ahlak haline gelmesi ile insan olabileceğini bildirmiştir.
İslam bu ülkede, bütün kurum ve kuralları ile terk edildikten ve islama ait ne kadar ulvi değer varsa onlara karşı savaş ilan edildikten sonra, İslam dışı nice sefih ve aşağılık fikir ve düşünceler bu ülkede neşvü nema buldu. Şeytanlaşmış hatta şeytandan daha eşed sözde insanlar türedi.
Bu türedi insanlar bu milletin inancını ve ahlakını bozmak için yapmadıkları oyun, çevirmedikleri fırıldak kalmadı. İslamın haram saydığı her şeyi mübah sayan bir anlayış topluma adeta şırınga edildi. İçki, kumar ve zina adeta meşrulaştırıldı.
Eğitim kurumlarında gençlere, "siz falanın çocuklarısınız, gerici, çağdışı düşünceleri bırakın, hayatınızı yaşayın. Arkadaş olun, sevişin diyerek onlara her türlü ilişkiye girmeleri teşvik edildi.
Haram ve günah anlayışı ve inancı adeta kafalardan ve kalplerden silinmeye çalışıldı.
Gençlik yıllarımda, imam hatip okulunda okuduğum yıllarda, ateist düşünceli gençlerle tartışırdık. Yetmişli yıllarda ateist düşünce okullarda çok etkili idi. Bizim gibi inançlı gençlerin haram, günah diye bilip anlattıkları şeylerle onlar dalga geçerlerdi. Belli yakınlarla evliliğin haram olduğunu, bunları yüce Allah, kitabında bizlere bildirmiştir dediğimizde o ateistler: "Niçin yasak olsun ki, onlar bizim bahçemizin gülleri, onları önce biz koklamalıyız" gibi şeytani fikirlerle saf zihinleri karıştırır ve adeta ilahi emirlerle savaşırlardı. Onlarla inanç konularında çok tartışmalarımız ve hatta kavgalarımız olmuştur.
İlahi ölçü tanımayan bu sapık ve şeytani düşünceler, gençleri adeta zehirlemeye devam etti, halada ediyor.
Kadın erkek ilişkileri öyle boyutlara vardı ki, kız erkek buluşmaları, sözde arkadaşlıklar, baş başa gezip tozmalar, eylence partilerinde koç katımı ve batı tarzı danslar, cinsel arzuların alabildiğine tahrik edilmesi, gayrı meşru ilişkiler sınır tanımaz oldu.
Böyle bir hayat ve ahlak anlayışı, daha doğrusu ahlaksızlık adeta normal görülmeye başlandı. Sinama ve televizyonlarda hiçbir ölçü kalmadı. İthal edilen batının aşağılık ve sefih dizileri topluma izlettirildi, yerli yapımlar batı taklidi hatta onlardan daha adi daha çirkef, manevi değerlerle alay eden yapımlarla toplum yozlaştırıldı ve hala da bu dejenerasyon devam ediyor.
Birazcık, atadan dededen kalan inançlı ar ve namus sahipleri, Müslüman anne baba ve dedeler, bu duruma razı olmasalar bile, engel olamadılar. Engel olmaya kalkışanlar hor ve hakir görüldü. Gericilik ve yobazlıkla itham edildiler.
İslam, kadın erkek ilişkilerinde ölçüler koymuş, belli yakınlıkları olan kadın ve kızları mahrem sayarak, onlarla evlenmeyi yasaklamıştır. Bu ilahi kuralı bilen ve inanan Müslüman, bu yakınlara asla şehevi duygularla bakmaz, onları annesi ve kız kardeşi gibi görür.
İslam ayrıca, evlenilmesi mübah (helal) olan kadın ve kızlarla bile görüşüp konuşma ve tanışmaya bile bir ölçü getirmiştir. Örneğin günümüz tabiriyle filörtü yasaklamıştır. Kişinin evlenmek istediği kızla ancak üçüncü bir kişinin nezaretinde konuşup tanışma imkanı tanımış ve onların iki kişi olarak halvetlerine izin vermemiştir.
Zira Hz. Peygamber sav : "Nikahı birbirine düşen kız ve erkek bir arada yalnız olurlarsa, üçüncüleri şeytandır." buyuruyor.
Evlenilmesi haram olan kadınları Yüce Allah cc şu ayetlerde ziktetmiştir.
Nisan suresi:
22-Geçmişte olanlar bir yana, babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin. Çünkü bu bir hayasızlıktır. İğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur.
23-Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileri ile birleştiğiniz eşlerinizden olan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla henüz birlik olmamışsanız, kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sülbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kızkardeşi birden almak da size haram kılındı. Ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayandır ve esirgeyendir.
Yüce Allah ın bu ölçülerini bilen ve inanan bir müslüman, bu yakınlara evlenmeye teşebbüs etmez. Onların ırz ve namuslarına asla halel getirmez.
Evlilik dışı nikahsız ilişki hayvanlara mahsustur. Hatta onların bile bazı cinslerinin aile hayatı vardır. Eşlerini hemcinslerinden kıskanır, eşlerini ve yuvalarını canları pahasına korurlar. Eşini kıskanmayan aşağılık hayvan da domuzdur.
Domuz yiyen batılılar da adeta o pis hayvanın huyu onlara sirayet etmektedir. Eşleri ile çeşitli parti ve eylence yerlerine gider, başka erkek ve kadınlarla dans eder, çok rahat birlikte olabilirler.
Asla eşlerini kıskanmazlar.
Ne yazık ki, bu milletin evlatlarını inançlarından, ahlakından koparıp, batıl batı tipi bir hayat yaşayan, namus diye bir erdemi olmayan, hayvan sürüsü haline getirmek isteyen zihniyet, uzun yıllar zehirlerini kusmaya devam etti. Bu anlayışı kabullenen bir nesil de ne yazık ki oluşturuldu.
Bu zihniyetin etkisiyle, batıya uyum yasaları adı altında, zina suç olmaktan çıkarıldı. Kadın erkek ilişkileri sınır tanımaz oldu. Filörtün (nikahsız ilişkinin) adı arkadaşlık oldu. Evli bir kadının başkaları ile ilişki kurması normalmiş gibi sunulur oldu. Bu tür ilişkileri kabullenen boynuzlular oluştu. Bunları normalleştirmeye ve topluma kabullendirmeye çalışan televizyon dizileri ve proğramları yapılmaya başlandı ve halada yapılıyor.
Kısacası Yüce Allah ın ne kadar haram kıldığı melanet varsa bu ülkede işlendi ve halada işlenmeye devam ediyor. Neredeyse bunlarla mücadele edenler suçlu addedilir oldu.
Yüce Rabbim bizlere bunlarla mücadele azim, gayret ve cesareti versin.
Kınayıcıların kınamasına aldırmadan Rabbimizin emirlerini yaşamayı bizlere nasip etsin.
Çoluğumuzu, çocuğumuzu, memleketimizi ve tüm islam beldelerini bu şeytani düşüncelerin işgalinden ve tasallutundan korusun. Amin.
Selam ve dua ile...
Süleyman FAYDALI
07/12/2021
- - CENNET BEDEL İSTER
- - RAHMET AYI RAMAZAN
- - ÜMMİ KAVRAMINI KUR'AN I KERİME GÖRE ANLAMAK
- - İSRA SURESİ VE İNANANLARA MESAJLARI
- - KUR’AN KARŞISINDA İNSAN
- - ÜÇ AYLAR VE REGAİB
- - İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ŞEYTANIN İNSANLIĞA DAYATMASI
- - ADALET VE GÜÇ
- - GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA KADIN ERKEK İLİŞKİLERİ VE İSLAMİ YAKLAŞIM
- - Her Bakan Göremez
- - DÜŞÜNCE AŞAMASI
- - VEREN EL OLABİLMEK
- - VURDUM DUYMAZ TAVRIMIZ
- - KATİL İSRAİL ALÇAKLIĞINI SÜRDÜRÜYOR
- - TARİH BİLİNCİ VE HAKKI ÜSTÜN TUTMAK