Uzun bir yoldan geldik anadan,babadan ayrı yaş olgun onsekizinde bir delikanlı,artık her şey ben bilirim. Anam babam benim kadar bilmez kurgusu almış başına gider olmuş. Delikanlılık çağına gelmiş, kızımız ergen olmuş. Derken yurt yuva kurulmuş. Bu dünya hanının içerisinde almışız yerimizi, kimimiz.
Z lüks oteller tatil köyleri, milyarderi, mal, mülk sevdasına dalmışız.
Bazılarımızın Z yorgun sanki bir göçebe çadırı veya bir otağı, bir oba kurmuşlar. Hayat işte devam eder gider olmuş. Ama ne gitme, öyle bir han ki yüklemiş üstüne çevre cefayı bir değirmen misali, ömrü öğütür, vücudu yorar hale gelmişiz.
Kimsi eren kimisi yaren, kimsi yoldaş olmuş. Az bulup yeter görmemiş, yaratan verdikçe biz istemişiz. Bir karpuz tarlasına girme misali bir almışız kanaat yok iki almışız olmamış. Derken yüklenmişiz karpuzları bu kez her tarafından dökülür olmuş. Ömür bu yolda tükenmiş. Ne kul olmuşuz yaradana, ne murat almışız bu dünyadan. Her şeyin iyisi güzel bizim olsun demişiz. Kimimiz gark olmuş mal, mülke, kimimiz yoksulluk içinde sefalete sürüklenmişiz.
Rahatlık bize zor gelmiş. Anlatmamış kimse geçmişinden ders almayı. Haline şükretmeyi, yaradana kul olmayan bu dünyada bir amacı olmayan sanki her şeyi bir araç gibi kullanmış. Ailenizde yoksulluk içinde büyürken her şeyi devletten bekler hale gelmişiz. Çalışmak zor gelmiş bizlere.
Zevki sefaya dalmışız, geride kalmış yoksulluk unutmuşuz geçen o geride kalan günleri. Gözyaşı, tutmaz, çay kuyrukları. Sabah evimizden kalkıp sanki işimize giderken geriye gelemeyeceğim korkusu, yoksulluk sefalet içinde geçen o günleri. İnsan ayırdım yapılan, sınıf farkı gözetilerek günleri. Bir yerlere gelmişiz halada gelmeye çalışırken,icimizden tekrar kararmaya başlamış fitne tohumları. Z kuşağı diye tabir edilen büyük, küçük, aile bireylerini bile hiçe sayan gününü gün eden, bir kuşak. Nasıl bir kuşak anlaşılır gibi değil. Öğrenci yurtlarında yok, yok sanki beş yıldızlı otel hatta öğrencilerin altında bile lüks arabalar, ama hala aile bireylerini eleştiren hayatından memnun olmayan bir kesim.
Bunun eksikliği içimizde yaratan korkusu olmaması, inanç mefhumu zayıf olduğu, moda denen modernlik benliği ile yaşamaya çalışan, kazanmadan harcayan hak etmeden hak sahibi olmayan bir kesim.
İnsanlar mutsuz insanlar huzursuz. Camiler cemaatsiz, sanki bir devrin battığı, Nuh kavminin helaki Nuh tutanının görüldüğü bir zaman gibi, azan bir kavme verilen musibet gibi,hep musibetler kavimleri azınlıkların göre verilmedi mi?
İşte dünya hancı bizde bu hanın misafirleriyiz ne kadar kalırsak kalalım bir gün döneceğiz asıl yuvamıza yurdumuza. Mayamızın su ve toprak olduğu gibi döneceğiz aslımıza ister inan ister inanma. Allah Teâlâ bir kavme azâb etmek istediğinde, orada bulunanların hepsine azap isâbet eder, sonra her biri amellerine göre diriltilir.” (Müslim, Cennet, 84)
Amel güzel olması dünya meyletmeyinden biraz yüz çevirip ahret azığı hazırlamak, meyletmeyin n,mülkün servetin hayırlısını istemek ne kadar güzeldir. Aslı güzel olan her şeyin nesil olarak da güzelliği vardır.
İnsanoğlu yarın kıyamet gününde emeğimiz ile değil amelimiz ile imtihan olacağız. Her şeyin güzelini iyisi istemek ne güzeldir. Bakiye kalan bir hoş seda gibi.
Dünya sonlu insan yok oluşu. Atalarımızın sözleri ne kadar yerinde "bir mıh, bir nalı bir nal bir atı, bir at bir yiğidi bir yiğit cihan feth eder" denildiği gibi güzel bir amel temel taşın, imtihanda geçerli notunda.“Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.”
Öyle ise, imanla yaşayalım ki imanla ölelim. İmanla ölelim ki imanla dirilebilelim.
Sağlıcakla kalın inşallah…